Soru.13.: İzmir Modeli, Türkiye’ye nasıl bir çağrı yapıyor?
Sorularla ve yanıtlarla, İzmir Modeli'nin anlatımının sonuna geldik. Bu, bir model. Bunun yazılmasıyla, olup bitmiş bir şeyin anlatımının sonuna gelinmiş olunmuyor. Tam tersine, geleceğin uygulamaları için, bir kapı açılmaya çalışılıyor. Bir anlamda bir başlangıç olma, bir ümit olma arayışı söz konusu.
Burada geliştirilen İzmir Modeli, gelecekteki davranışlara, gelecekteki eylemlere yol göstermeye çalışıyor. Bu çalışmayı, geleceği kendisine hapsetmeye çalışan sıkı bir reçete olarak görmemek gerekir. Vizyonu olan, insanlara ve onların yaratıcılıklarına güvenerek, oluşturulmuş bir genel çerçeve olarak düşünmek gerekir. Yaratıcılığın önünü kapayan değil, önünü açan bir çerçeve. İnsanlar için bir umut olması ve insanların yaşamlarını doyum sağlayıcı hale getirebilmesi ancak bu halde olanaklı olacaktır.
Tabii ki “İzmir Modeli” geliştirilirken kullanılan müdahale değişkenleriyle, elde edilmek istenilen sonuçlar arasında bir tutarlılık oluşturmaya önem verilmiştir. Böyle bir tutarlılık oluşturmak için kullanılan değişkenlerde, belli bir soyutlamaya gitmek gerekmiştir. Ama bunun değişkenlerin duygusal yönünün silinmesi anlamında bir soyutlama olduğunu düşünmemek gerekir. Bu Model'den beklenen soyut bir egzersiz olmaktan çok, heyecanlandırıcı bir çağrı olmasıdır.
Bu Model; İnsan Merkezli Olmaya,
İnsan Onuruna Saygıya,
Katılımcı Aktif Yurttaş Olmaya,
Emeğe ve Yenilikçiliğe Saygıya,
Bir Arada Yaşam Kültürünü Geliştirmeye,
Bir Arada Üretmenin Heyecanını Bölüşmeye,
bir çağrıdır.
Ses verenleri çok olsun.