Soru.10.: İzmir Modeli, yerleşmelerin biçimlenmesini sağlayan tasarlama, düzenleme ve uygulama süreçlerinde izlenmesi gereken yaklaşımlar ve pratikler konusunda neler öneriyor?

12 Kasım 2012 tarihinde 6360 sayılı yasanın çıkarılmasıyla, Büyükşehir Belediyelerinin Sınırlarıyla, "il sınırlarının" özdeşleştirilmesi kentlerin ve dolayısıyla belediyelerin mekandaki temsilinde önemli değişiklikler yaratmıştır. Ayrıca bu mekanda yer alan yerleşmenin tek odaklı bir metropol olmaktan çıkarak, çok odaklı bir kent bölgeye dönüşmeye başlamasıyla, burada yaşayanların "yaşam kalitesi"ni geliştirebilmek için yapılan planlama çalışmalarında, var olan kurumsallaşmış planlama anlayışında yeni düzenlemelere gitmek ihtiyacı doğmuştur.

Bu alanda nasıl bir planlama geliştirilmesi gerektiği konusunda bir öneri yapmadan önce, tüm İzmir ilini kapsayan bir yerel yönetim yetki alanının geometrisinin özgünlükleri üzerinde de durmak gerekir. İzmir ili, konveks olmayan bir geometriye sahiptir. Konveks olmamanın ne anlama geldiğini anlatabilmek için bir örnek verelim; Bergama-Ödemiş arasına, bir çizgi çizdiğimizi düşünelim. Bu çizgi il sınırları içinde kalmayacak, Manisa’nın merkez ilçesi ve sanayi kümelenmesinin bulunduğu alanın üzerinden geçecektir. Bu, konveks olmayan bir şeklin özelliğidir.

İzmir’in şekline ilişkin bir başka konvekslik tartışması, Karaburun ve Foça arasında çizilen çizginin içinde Akdeniz’in, karanın içine sokulan en uzun körfezlerinden biri olan İzmir Körfezi’nin yer alması üzerinden yürütülebilir. İzmir’in şekli sadece kara üzerinden tanımlanırsa, burada da konveks olmayan bir durum söz konusudur. Körfez olmanın yarattığı sorunlar görmezden gelinerek, gerçekçi bir planlama yapılamaz. Bu nedenle böyle bir konveks olmama durumunun söz konusu olduğu bir ilin arazi kullanma planlamasını, ilin kara alanlarını ve Körfez'i içeren bir bütünlük içinde ele alarak yapmak gerekecektir.

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin yetki alanlarının mekânsal planlaması/tasarlanması ve bunun uygulanmasının denetimi konusunda bir sistem önerebilmek için, söz konusu mekanlarda ne tür dinamiklerin etkili olduğunu bilmemiz gerekir. İzmir yerelinin mekanlarında fiziki yapısının biçimlenmesi, iki dönüştürme ve bir de direnç mekanizması ve İZBAN yardımıyla kavranabilir. Bu mekanizmalardan;

     • Birincisi, İzmir’in merkezinde yer alan çok odaklı yapılaşmış alanların çevresindeki boş ve tarımsal alanları yapılaştırarak yayılmasıdır. Sanayi toplumunun tek merkezli metropollerinin bilgi toplumuna geçerken, çok odaklı kentsel bölgeye dönüşmesinin gerisinde, dıştan ve içten kaynaklanan nedenleri bulunmaktadır. Bir yandan, küreselleşen dünya ekonomisi, yerel ekonomileri uluslararası düzeyde yarışabilirliği gerçekleştirebilecek ölçekleri sağlayabilmek için, çok sayıdaki kent kümesini bir araya getirmek durumunda bırakmıştır. Öte yandan yeniden biçimlenen bu kentler kümelenmesi, kendi kendini örgütleyen bir sistem halinde fiziki mekanda yayılmacı dinamikler yaratmış ve kent sınırlarını belirsizleştirmiştir

      • İkincisiyse, İzmir’in 626 kilometreye varan uzun kıyısında, temelde yazlık konutların ve turizm tesislerinin yapılmasıyla yaşanan kıyılaşma süreci, zaman içinde tüm kıyılar boyunca yayılırken, aynı zamanda kıyıdaki yerleşme derinliğini de artırmaktadır.

     • Bu dönüşen alanların dışındaki yerlerde in-situ biyoçeşitlilik koruma alanları ve ormanlar temelde kurumsal olarak, intensive tarıma geçen tarım alanları ekonomik olarak dönüşme karşısında bir direnç oluşturmaktadır.

     • Bu temel dinamiğe Aliağa’dan, Torbalı’ya uzanan İZBAN hızlı ulaşım demiryolu hattı, İzmir’in mekanında erişebilirlik matriksini değiştirerek yeniden şekil vermektedir.

İzmir Modeli'nde, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin böyle bir dinamiğin etkisi altındaki yetki alanında, planlama/tasarım etkinlikleriyle; yerleşmelerin formunu denetleyerek, çevre değerlerinin ve tarımsal kaynakların tahribatını engellemek, yaşayanlara erişilebilir, okunabilir, hareket olanakları kolay ve insanların seçim yelpazesini genişleten bir çeşitlilik içeren, "yaşam kalitesi" yüksek bir yerleşme ve yaşam çevresi sunmayı amaçlamaktadır. Bu yerleşmenin çevreye olan ayak izi küçülecek, İzmirliler yaşadıkları alanlara anlam yükleyerek, yer olarak algılamayı sürdürecektir. Ayrıca spekülasyona kapalı adil bir kentleşmenin gerçekleştirilmekte olmasının huzurunu yaşayacaktır.

( İzmir Modeli'nde, bu tür bir mekânsal oluşum dinamiğe sahip olan İzmir’in sürdürülebilir ve gelişen "yaşam kalitesi"nin gerçekleştirilebilmesi için, altı ögeli (İzmir’in (Kara+Körfez) 1/100.000'lik Çevre Düzeni Planının Hazırlanma ve Uygulanma Mekanizmaları, İzmir’in Çok Odaklı Yerleşme Merkezi İçin İmar Yönetimi, Katılımcı Kentsel Tasarım Projeleri, Kentin/İlin Yeşil Vizyonu ve Peyzaj Planları, Kentsel Dönüşüm Projeleri, Tasarım Rehberleri) bir planlama sistemi tasarlanmıştır.